İhtiyaç hâsıl olunca çarşı pazar dolaşıyorum. Bizim semtin kapalı pazarı Cuma günü. Geçen hafta kilosunu 17,5 liradan satan bir pazarcı esnafı, bu cuma pazarında o domatesi 12 liradan satıyordu. Yâni 5,5 lira indirim yapmıştı. Her iki durumda da kâr ettiği aşikâr. Çarşı pazarda fiyatlar fenâ uçmuş! Tutana aşk olsun! Çöğenlerden yarım kilo helva aldım. 100 gr. da bamya alayım dedim. Kilosu 700 TL. olmuş. 100 gramı 70 lira deyince, emekli param yetişmedi ve alamadım. Şehrimizde çok tüketilen bamya neredeyse altınla yarışır hâle gelmiş.
***
Rahmetli Bekir Çetin abimizin Çimenlik Mahallesindeki marketinden alışveriş yaptım. Parayı ödedikten sonra çıkarken para üstünü saydım. 5 (beş) krş. eksik olduğunu farkettim. Kasiyerdeki genç kıza, 5 kuruş niye eksin verdin, dedim. Kasada yoktu abi, dedi. Bir kuruştan hadi vazgeçtik (ondan da vazgeçmemek lâzım gerçi ama) bâri 5 kuruşumuza el koymayın! Merkez Bankasında çok..." dedim. Bekir abimizin toprak altındaki kemiklerini sızlatmayın! 5 kuruş demeyin arkadaşlar; "damlaya damlaya göl olur" demiş atalar. Ayda 1,5 lira, yılda bilmem kaç lira yapar. Artık 1 krş.'un bile hesabını yapmamız gereken günlerdeyiz.
***
Türkiye çok ağır bir ekonomik kriz yaşıyor. Avrupa ülkelerinde senelik yüzde 6-8 oranında seyreden enflasyon Türkiye'de yüzde 60'ın üzerinde. Bâzı ekonomistler açıklanan resmî rakamların daha da üstünde diyorlar. 1998'lerde enflasyon (hayat pahalılığı) % 100'lerdeydi. Bâzı gazeteler "Enflasyonu %99,3'ten %96,3'e indirdik!" diye haber yapmışlardı. O yıllarda bu büyük bir başarı olarak gösteriliyordu. Bu koca bir ayıptı. Bu, Türkiye'nin en büyük başarısızlığıydı. Galiba oraya doğru gidiliyor. Üniversite talebesinin biri, burs bulamayınca devletten 25 bin lira kredi çekmiş. Ödeyemeyince faiziyle birlikte ödeyeceği para 50 bin lira olmuş. Hani faizle mücadele edilecekti. İlim talep eden talebeye ve talebelere bu revâ mıdır? Politik faizi aşağıya çekmekle diğer faizler de aşağıya çekilmiş mi oluyor?.. Zulümle kim abâd olmuş ki...
***
Geçenlerde İmam Hatip okulunda okuyan bir talebeye sordum. Sizin okulda namaz kılan öğrenci sayısı yüzde kaç diye. Yüzde 3 dedi. Demek ki başta hocaları namaz kılmıyor! Yüzde 99'unun Müslüman olduğuna inandığım Türkiye genelindeki oranı da siz, araştırın ve bulun. İslâm'dan önce insanlık geliyordu. Peygamber Efendimiz, henüz "nebî" sıfatı ve görevi verilmeden önce; "El-Emîn" sıfatıyla müşerreflenmişti. Emin kimse sıfatını, özellikle ticarî faaliyetleri sırasındaki ilkeli, adaletli, sabırlı, almaya değil vermeye odaklı erdemli yapısı ile elde etmişti. Yaşı 35 yaşına geldiğinde, Kâbe tamiri sonrası Hacerülesved’i kimin yerine koyacağı ile ilgili Mekke halkının anlaşmazlığa düştüğü bir durumda, onun hakem olacağını öğrenen herkesin dudaklarından şu sözler dökülüyordu: “Yaşasın, işte bu gelen Emîn’dir, onun vereceği hükme razıyız, çünkü o adaletle hükmeder, o güvenilir Muhammed’dir!”
Özetlersek Hz. Peygamber, ilk gençlik yıllarından itibaren, geçimini sağlamak için durmadan çalışan; her asırda yanlış telakki edilen kötü alışkanlıklardan uzak duran, düşünen, içine doğduğu yapının kültürel normlarını ya da dinî unsurlarını sorgulayan, körü körüne taklit etmekten kaçınan, aklının ve vicdanının reddettiği tatbikatlardan uzak duran idealist, iradeli, güçlü ve erdemli bir insan olmuş ve tüm zamanlara “insanlık” dersi vermişti.
***
Önemli olan insan olmak, insan olabilmek, insan kalabilmektir. Yalan söylememek, doğru yoldan ayrılmamak, dürüst olmaktır. Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerindeki AVM'lerde raflar boş falan değil. Savaşın yaşandığı Ukrayna'da, AVM'lerde su sırasına giren insanlar, diğer sıradaki insanları düşündüğü için suyu birer tane alıyorlardı. Savaşın olmadığı Türkiye'de ayçiçek yağı almak için AVM'lere hücum eden bizim insanımız neredeyse üçer beşer birbirini ezerek alıyordu. Sanki kıtlıktan çıkmışlar... Bu görüntüler aynı zaman diliminde ekranlara yansıyordu.
***
Şeyh Edebali’nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!" sözü ne kadar anlamlı. İnsanlar mutluluk ve huzur içinde yaşarsa devlet de var olur. Devletin var olabilmesi için insanların huzurlu ve mutlu olması gerekir.
Soru şu: Mutlu ve huzurlu musunuz?
"Devleti yaşat ki insanlar yaşasın!" desem, nasıl karşılarsınız?
HAYATTA;
ÖNEMLİ OLAN İNSAN OLABİLMEK VE İNSAN KALABİLMEKTİR,
ÖNEMLİ OLAN YALAN SÖYLEMEMEK,
ÖNEMLİ OLAN DÜRÜST OLMAK,
ÖNEMLİ OLAN DOĞRULUKTAN AYRILMAMAK,
ÖNEMLİ OLAN ALEYHİMİZE DE OLSA YALAN ŞAHİTLİK YAPMAMAKTIR.
ÖNEMLİ OLAN; SÜTE SU KATMAMAK VE SU KATILAN SÜTÜ SATIN ALMAMAKTIR.
KIZIN, ANNESİNE VERDİĞİ KISSADAN HİSSE İBRETLİK HİKÂYEYİ HEPİNİZ BİLİYORSUNUZ.
ANNESİ KIZINA; KİM GÖRECEK Kİ...
KIZ ANNESİNE; ALLAH BİZİ GÖRMÜYOR MU?..