Hz. Hatice… Allah’ın Cebrail vasıtasıyla selâmını ilettiği ve cennetteki mükâfatını müjdelediği, “İslam ümmetinin kadınlarının en hayırlısı” olan kadın.

Rasûlullah’ın ilk eşi ve ilk mü’min.

Bu büyük kadının Rasûlullah için çok müstesna bir yeri vardı. Hz. Peygamber, O’nunla evli olduğu müddetçe bir başka kadınla evlenmemiştir. Vefâtından sonra bile O’nun adı anıldığında ya da O’nunla ilgili bir hâtırayla karşılaştığında büyük bir üzüntüyle derin düşüncelere dalardı.

Âlemlerin Efendisi’nin yanında O’nu bu kadar değerli ve eşsiz yapan neydi?

İslam annelerinin ilki olan Hz. Hatice, Hz. Peygamber ile evlenmeden önce de insanların saygı ve hürmet gösterdikleri, asil bir hanımdı. Davranış ve yaşayışındaki yüksek ahlâktan dolayı insanlar O’na “Tâhire” (temiz) lâkabını takmışlardı. Oldukça zengin bir hanımdı. Hatırı sayılır bir serveti ve ticâret kervanları vardı. Ve bu serveti ustalıkla idâre ediyordu.

Başarılı bir işkadını olan Hz. Hatice, emrinde çalıştırdığı kişileri ve ortaklarını itinayla seçiyordu. Ticarette ileri görüşlüydü. Hz. Peygamber’le bir iş ortaklığı sebebiyle tanıştı. Hz. Peygamber’in yüksek ahlâkı ve ticari başarısı O’nu oldukça etkiledi. Aslında büyük dedeleri Kusay b. Kilâb yoluyla akraba olmalarına rağmen Peygamberimizi daha önceden tanımıyordu.

İnsanlar arasında “Emin” sıfatıyla bilinmesi, dürüst ve güvenilir olması sebebiyle, Hz. Hatice’ye birlikte ticaret yapmaları için tavsiye edildi. Hz. Hatice O’na ticaret kervanlarını Şam’a götürmesi teklifini yaptı. Bu teklifi kabul eden Hz. Peygamber’in yapmış olduğu ticârî seferlerin sonucundan çok memnun kaldı. Bundan sonra da, genç iş ortağının ileriye dönük projelerini ve teşebbüslerini destekledi. Rasûlullah’ı bütün işleriyle ilgilenmesi için hep teşvik etti. Hz. Peygamber’le evlendikten sonra, O’ndan yaşça büyük olmasına rağmen, O’na büyük bir itaatle ve derin muhabbetle bağlandı.

Hz. Peygamber’e her zaman destek oldu. Bu asil ve itaatkar kadın, Hz. Peygamber’e ilk inanan kişiydi. İslâm davetini ilk O tasdik etti. Hz. Peygamber’le ilk O namaz kıldı ve İslâm’ın diğer emirlerini yerine getirdi. İslam’ı öğrenme ve yaşama noktasında hep istekli ve azimli oldu.

Hz. Peygamber’in vahiy meleğiyle ilk karşılaştığında kapıldığı korku ve telâşı Hz. Hatice giderdi, O’nu teskin etti. İlk vahiyden sonra, vahyin bir müddet kesildiği “Fetret” döneminde Hz. Peygamber’in içine düştüğü hüzün ve endişeyi de o giderdi. Hz. Peygamber “Rabbimin bana buğzetmesinden, terk etmesinden korkuyorum” dediğinde, Rabbi’nin O’nu terketmeyeceğini söyleyerek rahatlattı. O servetini Allah için sarfetti. Kendisi için bir şey almadı, ayırmadı. Bu zengin kadın bütün mal varlığını büyük bir itaat ve teslimiyetle Allah yolunda harcadı. Hak dini tebliğ etmeye başladığında Kureyşliler, yakın akrabaları bile Hz. Muhammed’i (A.S.) yalanlarken O, inandı. İnsanlar Muhammed’e (A.S.) olan tavırlarını işkenceye dönüştürdüklerinde destek olarak yanında Hz. Hatice Annemiz vardı. O, Peygamber’i bütün varlığını fedâ edecek kadar sevdi. O’nun çocuklarının annesi oldu. O’nunla geçirdiği 25 yıl boyunca Hz. Peygamber de O’na derin bir muhabbet besledi, itinayla davrandı. Vefât ettiğinde Rasûlullah (A.S.) çok kederlendi. Hayat arkadaşını, en büyük yardımcısını kaybetmişti. O yıla, mü’minler “hüzün yılı” dediler. Zirâ o yıl Hatice ile birlikte, Hz. Peygamber’i küçüklüğünden bu yana himâye eden amcası Ebû Tâlip de vefat etmişti. Peygamberimizin sonraları başka hanımlarla evlendiğinde bile hep O’nu hatırladı. Aişe Validemiz, Hz. Peygamber’in bu sevgisini ve O’na olan bağlılığını kıskanır, “sanki yeryüzünde hiç kadın yok da, yalnız Hatice var” diyerek söylendiğinde Hz. Peygamber: “Allah bana O’ndan daha hayırlısını vermemiştir. Herkes benim peygamberliğimi inkâr ederken, O bana iman etti. Herkes benim yalancı olduğumu iddia ederken O beni tasdik etti. Kimse bana bir şeycik vermezken o malını mülkünü benim emrime verdi. Üstelik Allah Teâlâ bana O’ndan çocuklar nasib etti.” diyerek cevap verirdi.

Yine Hz. Aişe Annemizin bildirdiğine göre, Bedir Savaşı sonrası müslümanların esir aldığı müşrikler arasında Hz. Peygamber’in kızı Zeyneb’in kocası Ebu’l-Âs da bulunuyordu. Kureyşliler esirlerin salıverilmesi için fidye ödediklerinde, Zeynep de kocası için biraz para ile annesi Hatice’nin kendisine verdiği gerdanlığı gönderdi. Hatice’nin bu gerdanlığını gören Hz. Peygamber derinden sarsıldı ve ashabına: “Kızım Zeyneb’in esirini kendisine bağışlamayı ve malını iade etmeyi münasip görürseniz bu iyiliği edin” buyurdular.

Ashab-ı Kiram da derhal Hz. Peygamber’in isteğini yerine getirdiler; esiri serbest bıraktılar, fidye için gönderilen malı da iade ettiler. İnsanlığın, mü’minlerin annelerinden öğrenecekleri çok şey var. Özellikle de mü’min kadınların…