1. Konya Gastrofest…

İsminden mi başlasam bilemedim… Fransızca gastronomi, TDK’ye göre; “yemeği iyi yeme merakı, sağlığa uygun, iyi düzenlenmiş, hoş ve lezzetli mutfak, yemek düzeni ve sistemi…”

Festival yine Fransızca ve TDK’ye göre birkaç anlamı olmasına rağmen burada kullanılan şekliyle; “dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi, sinema, tiyatro, belli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal veya uluslararası gösteri dizisi, şenlik…”

“Gastrofest” de bunların kısaltılmışı olmalı… Oysa “Konya Mutfak Kültürü Günleri” denilebilirdi? Uluslararası bir etkinlik olsa belki anlayacağım ama… en azından biz bizeyken bari Türkçeye sahip çıkalım ne olur!

Son yıllarda yöresel mutfak kültürleri ön plana çıkmaya başladı ve buna bağlı olarak da yeme-içme kültürleri ilgi çekmeye başladı.

Mutfak kültürü dediğiniz zaman insanların beslenme alışkanlıklarından tutunuz, gündelik yaşam biçimlerine, yaşam felsefelerine ve sosyo-ekonomik durumlarına varıncaya kadar bir silsileler dizisi çıkar karşınıza.

Dolayısıyla kült bir veriyi de içinde barındırırlar.

Ülkemiz bu konuda oldukça şanslıdır; her yörenin kendine has mutfak kültürü ayrı bir zenginliği işaret eder ki Konya’nın da bu zenginliğin içerisinde yer alan önemli bir mutfağı vardır.

Şehrimizde böyle bir etkinliğin yapılması oldukça önemlidir kuşkusuz…

Hatta dünyada ilk ve tek aşçı türbesinin şehrimizde olması ve bir bakıma sufi aşçıların piri olan Ateşbaz Veli’nin şehrimizde metfun olması nedeniyle de etkinliğin öneminin kat kat arttığını söylemek, rahatlıkla mümkündür.

Etkinliklerde Aşçı Dede’nin, bir yarışma (Yılın Genç Ateşbazı) dışında adının anılmaması bana göre çok büyük bir eksikliktir.

Şehrimizde önemli bir Mevlevî kültürü yaşamaktadır ve bu kültürün en önemli ögelerinden birisi de matbah kültürüdür.

Mutfağa, “matbahı şerif” yani yüce mutfak ismini verecek kadar önem veren bir kültürü görmezden gelemezsiniz; gelirseniz, bunu sizin cehaletinize verirler…

Geçtiğimiz yıllarda Meram Belediyesi tarafından yapılan “Ateşbaz Veli Aşçı Dede Mutfak Kültürü Günleri”nde özellikle bu vurgulanmıştı.

Meram Belediyesi’nde çalıştığım dönemlerde, naçizane katkılarımın olduğu Ateşbaz Veli Aşçı Dede Mutfak Kültürü Günleri’nde, Mevlevî mutfak kültürünü Hz. Pir’in affına sığınarak dramatize etmiştim.

Canlandırmalarda, Konya Güzel Sanatlar Müdürü Postnişin Sayın Fahri Özçakıl Dede ve semazenler lütfedip yardım etmişlerdi. Mevlevî kültürü açısından önem arz eden bu ritüeli canlandırmaya çalışmıştık ki şehrimizde ilk defa yapılan böyle bir canlandırma oldukça ilgi ve beğeni ile karşılanmıştı.

Mevlevî mutfağında amacın salt karın doyurmak olmadığı ve asıl amacın; ibadet ve taat için gerekli enerjinin sağlanması olduğuna dair vurgular yapılmıştı. Merak edenler için video:




Organizasyonu düzenleyenler, bu sahada şehirde neler yapıldığını biraz araştırsalardı tüm bunları görebilirlerdi.

Mutfak kültürü aynı zamanda folklorik ögeleri de içinde barındırır. Konya türküleri içinde hatırı sayılır derecede yemek teması geçmektedir. Bu nedenle şehrimizin folkloruna daha çok yer verilmesini beklerdik.

Gaziantep Halk Oyunları Ekibi, stantlarının önünde oyunlarını başarıyla sundular, keşke diyorum ayrı bir program olarak sahnede icra etselerdi oyunlarını…

Yarışmalarda dereceye girenlerin ödül töreninde, protokolden kimsenin olmaması hiç hoş olmadı… insanların emek emek hazırlanıp katıldığı bir yarışmanın ödül töreni, katılımcıların harcadıkları emekle doğru orantılı olmalıydı.

Ecdat Parkı’na girişlerde maske kontrolünün olmaması ve satıcıların da büyük bölümünün maskesiz olması, alanda dezenfektan bulunmaması, şu salgın döneminde rahatsız edici bir durumdu.

Yoğun kalabalık nedeniyle özellikle satıcıların önünde ciddi kuyrukların olması salgına davetiye gibi dururken, ortaya çıkan görüntüler, etkinliğin panayır havasına bürünmesine de neden oldu.

Çocuklar için yapılan gösteriler oldukça eğlenceliydi. Çocuklar kadar büyüklerin de gösterileri izlerken keyif almaları oldukça ilginçti.

“Dumanlı sahada”, yiyeceklerin satıldığı bölümün ayrılması doğruydu ama salgın günlerinde yeterli temizlik şartlarının olduğu asla söylenemezdi…

Etkinlik takviminde yer alan içeriklere baktığımız zaman söyleşilerin yeterli sayıda olduğu görülürken, şehrimizden Saime Yardımcı Hanımefendi’nin konuşmasını havanın soğuması nedeniyle dinleyemedim, keşke akşam programları kapalı alanlarda yapılsaydı veya mevsim şartları dikkate alınarak, erken saatlere alınsaydı…

İlçelerimizin stantları göz doldururken, Konya yemeklerinin tanıtımının eksik kaldığını düşünüyorum. Daha çok yer verilmeliydi mesela Nevin Halıcı Hanımefendi de sunum yapmalıydı, etli ekmeğimiz, çarşı böreğimiz, hatta “yidi canlı böreğimiz”, tiridimiz vs. sunumlarla anlatılmalıydı. Etli ekmeği Sayın Ahmet Ergun anlatmalıydı.

Tandır ekmeği, düşme, tandır böreği… alana bir Sille tandırı gömülüp canlı canlı tandır ekmeği yapılsaydı mesela…

Ekmek salması, yaprak sarması… bahsetmeyeceğim şimdi canınız çeker!

Her ne olursa olsun bu tür organizasyonlarda herkesi memnun etmeniz zaten mümkün değildir; önemli olan halkın yeterince katılımıdır ki bu da sağlanmıştır. Halkın yoğun ilgisi çok sevindiriciydi. Son gün içeri girmek bile cesaret isterdi; kuyruklar oluşmuştu. Salgın nedeniyle içeri girmeyi göze alamadım.

Meram Belediyesi’nin, geçtiğimiz dönemlerde yaptığı ve şehrin yemek kültürüne önemli katkıları olan Ateşbaz Veli Aşçı Dede Mutfak Kültürü Günleri’ni devam ettirmesini veya Konya Büyükşehir Belediyesi’nin, Meram Belediyesi’nin bu konudaki tecrübelerini göz ardı etmeden birlikte düzenlemelerini bekliyoruz.

Ve umuyorum ki bu mutfak kültürü günleri, önümüzdeki yıllarda daha geniş kapsamlı; şehrin yemek kültürünü yaşatan aşçıların, lokantaların katılımıyla daha zengin hâle getirilir.

Çünkü yemek; gerçekten medeniyettir!

TAHİR SAKMAN